Küller’in ikinci kitabı Gölgeler’e başlamadan duramazdım,
kitap öyle bir yerde bitmişti ki ağzım açık kalmış ve ikinci kitaba doğru bir
uçuşa geçmiştim. Tabi ilk önce kitapla şöyle bir kucaklaşıp kokusunu içime
çekmiş, sonra “Şu Alex’e ne oldu? Onu öğreneyim yeter.” Düşüncesiyle başına
oturup bir daha da elimden bırakamadım. Küller ve Gölgeler’in en sevdiğim yanı
her bölümde öğrendikten sonra ağzı açık bırakan bir şeyler olması ve her
bölümde heyecanın dorukta olması. Bir bölüm okumak için oturuyorsunuz fakat bir
bakmışsınız ki kitabın başına oturuşunuzun ardından saatler geçmiş, hava
kararmış.
Devam etmeden önce ilk kitaptan spoiler verebilirim,
haberiniz olsun.i veririm zaten, spoiler verilmeden anlatılmaz.
Küller’in bitişi öyle
ihtişamlı ve korkunçtu kitabın orada biteceğine inanamadım, kalakaldım.
O kadar değişmişin karşısında savunmasız kalınca, “Al, kesin ölecek.” Dedim ama
meraktan da yerimde duramadım. Zaten Jess konusunda şüphelerim vardı, bu işi
çıkarı için yaptığı belliydi ama Alex’in Rule’den kaçabilmesine de sevinmiştim.
Tabi Cris için gerçekten çok üzülmüştüm, onu çok sevmiştim ve döndüğünde Alex’i
Rule’de bulamamaktan korktuğu da çok belliydi fakat Tom… Tom’a olan sevgim
kocaman olduğundan onu bulmak için kaçmasına çok sevinmiştim fakat o değişmişlerle
karşılaşınca resmen yüreğim hop etti.
Gölgeler’de daha fazla karakter devreye giriyor ve sadece
Alex’in bakış açısından anlatılmıyor. Peter, Cris, Tom hatta bir ara Lena’nın
bile bakış açısından anlatılıyor ve bağışlanmışlar hakkındaki düşüncelerimiz şekil değiştiriyor.
Özellikle bir bağışlanmış olarak ortaya çıkan Daniel (David de olabilir)
kafamızı allak bullak ediyor ve bağışlanmışların aslında o kadar da güvende
olduğunu düşündürtmüyor. Alex’in enteresan koku alma duyusunun sebebi de bir
nevi açıklığa kavuşmuş oluyor.

Tek düşman Değişmişler değil. İnsanlar hayata tutunup bir
avuç yiyecek için başkalarının hayatına kast edebiliyor, takaslar yapıyorlar.
İkinci kitapta ortaya çıkan avcılar ise Bağışlanmışları topluyor, bunun
karşılığında insanlara yiyecek ve hayati önem taşıyan şeyler veriyorlar.
İnsanlar Bağışlanmışların neden değişmediğini merak ederek deneyler yapıyor,
işin bu kısmı gerçekten iğrenç. Aynı
zamanda Değişmişlerin üzerinde de deneyler yapıyorlar ve onları bir
hayvan gibi evcilleştirmeye çalışıyorlar, onları besliyorlar.
Bu kitapta ilk kitaba oranla daha fazla olay olduğunu
söyleyebilirim çünkü dörtten fazla kişinin bakış açısından anlatılıyor. Tabi,
yine üçüncü tekil şahıs kullanılıyor. Dört kişinin de neler yaşadığı
anlatılınca olaylar gerçekten ilginç oluyor, benim bayılarak okuduklarım
Alex ve Peter kısımları fakat Tom’un
avcılardan kaçması, atlattığı tehlikeler
de gerçekten iyiydi. Gerçi Alex kısımlarının olmadığı yerde azıcık
sıkıldım ama en heyecanlı kısımlardı bunlar. Değişmişlerin hareket ediş
biçimleri ve Kurt çok ilginçti.
Eğer ilk kitabı okuduysanız zaten ikinci kitabı da okursunuz :D O bitişten sonra okumayan insan
olmaz çünkü. Okuyun bu kitabı, birincisinden daha heyecanlı ama hangi kitap
daha iyiydi diye sorarsanız ilk kitap derim.
PUANIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder