Kitap Adı: Londra Caddesi Orijinal Adı: Down London Road Yazarı: Samatha Young Seri: On Dublin Street, #1 Çevirmeni: Aslı Dağlı Yayınevi: DexPlus Sayfa Sayısı: 472 Yayın Yılı: 2015 Türü: Yeni Yetişkin, Romantik Goodreads Puanı: 4.25 ( 31,802 Oylama) Fiyatı: 25 TL |
Dublin Caddesi'nde Joss ve Braden'ın aşkıyla baştan çıkmıştınız... Londra Caddesi'nde ise Johanna ve Cameron ile ihtirası doruklarda yaşayacaksınız. Johanna'nın alkolik bir annesi ve bakması gereken küçük bir erkek kardeşi vardı. Babası alıp başını gitmişti, evi geçindirmek Johanna'ya kalmıştı. Artık sadece kardeşi için yaşıyordu. Erkek arkadaşlarını da bu yüzden zenginlerden seçiyordu. Kendi arzuları onun için önemsizdi. Pasaklı kotu, dövmeleri ve hırpani tişörtüyle şehrin en seksi serserisi Cameron hayatına girdiğinde Johanna'nın bütün ezberi bozuldu. Onu öylesine çok arzuluyordu ki, kalp atışlarını bile bir türlü dizginleyemiyordu. Cameron, barda birlikte çalıştıkları bu mesafeli görünen seksi kızılın sakladığı sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı... Teker teker savunma kalkanlarını indirecekti... Johanna çırılçıplak kalıncaya dek!..
"Aşırı seksi bir kitap bu. Hem kahramanın kendini bulma ve güçlenme yolculuğuna da bayıldım. Londra Caddesi'ni tüm kalbimle tavsiye ederim."
Herkese merhaba! Benim için oldukça yorucu geçen bir haftanın da sonuna gelmişken çok sevdiğim bir kitabın yorumunu yapmak bana iyi gelecek sanırım. Yetişkin kitaplarını tercih etmeyen, okuduğunu da sevmeyen bir insan olarak sanırım Londra Caddesi benim okuma hayatımın devrimi gibi bir şey oldu. Gerçekten. Ben nasıl bu tarzda bir kitabı bu kadar çok sevdim, hiç bilmiyorum.
Dublin Caddesi'ni geçen yaz okumuştum ama yorumunu yapmamıştım, o kadar da beğenmemiştim Dublin'i. Şimdi Londra Caddesi'nin yorumunu paylaştıktan sonra da onun yorumunu yapmam galiba.
Londra Caddesi ilk çıktığında okumayı aklımın ucundan dahi geçirmemiştim, söylediğim gibi Dublin Caddesi'ni beğenmemiştim. Ama Betty Queen'den Asena, Vanilyalı Mum'dan Merve ve Zeynep's Library'den Zeynep ile yaptığımız küçük bir okuma etkinliği grubunda çok istenilen bir kitap oldu. Kitaba sırf yorum yapmak için başlamış ve keşke devamı olsa diyerek bitirmiş bulunmaktayım, buradan sevgiler. İnsanlar Dublin Caddesi'ni ve Braden'ı çok sevmiş olabilir, ben onları ve aralarındaki ilişkiyi tam olarak benimseyememiştim fakat bu kitap var ya... Buram buram aşk kokuyor. İlk defa, kelimenin tam anlamıyla ilk defa bir yetişkin kitabında cinselliği bastıracak derecede aşk hissettim ben. Samantha Young'ın daha önceleri Kan Günlükleri serisini okumuştum, zaten Dublin Caddesi'ni de o seriyi beğendiğimden okumak istemiştim ve fantastikten yeni yetişkine atlaması açıkçası beni üzmüştü ama Londra Caddesi'ni okuduktan sonra iyiki de bu iş için kollarını sıyırmış dedim. Ya ben, ben! Zombilerden, aksiyonu bol olan kitaplardan, felsefe ya da kişisel gelişim kitaplarından hoşlanan ben! Vıcık vıcık aşk hikayesi barındıran, özellikle cinselliğin doruk noktasında olduğu kitaplardan köşe bucak kaçan ben! Sevdim diyorum bu kitabı, SEVDİM. Hatta şuandan itibaren en sevdiğim yetişkin kitabı olduğunu ilan ediyorum.
Tamam, bu kadar yeter.
Bu kitabı bu kadar çok sevmiş olmamın nedenlerini düşünüyorum da... Sanırım diğer eroticalardan daha fazla duygu içermesi, yani sadece cinselliğe odaklanmaması ve ana karakter olan Jo'nun ailevi yaşantısının bu kadar etkileyici olmasını söyleyebilirim. Ve her şey bir yana Jo'nun erkek kardeşine karşı bu kadar ilgili olması ve oldukça sorumluluk sahibi bir insan olması kesinlikle onu benim gözümde yüceltti de yüceltti. Cam ise ayrı bir dünyaydı çünkü okuduğum çoğu kitabın erkek karakterlerinden daha seksiydi ama bundan daha önemlisi... Bundan daha önemlisi yok.
Tamam, işi şakaya vurmazsak Cam'i sevmemin en büyük nedeni kusurlarının bulunması. Cam o kadar ön yargılı bir insan ki... Ve bu ön yargılarını gerçek bir yargıymış gibi değerlendirip çok bilmiş bir eda ile insanların yüzüne söyleyebiliyor. En azından kitabın başında öyleydi ve bu beni ciddi anlamda sinir etti. Hani bir insanlar bakışırsınız, onun hoş biri olduğunu düşünürsünüz ama o ağzını açtığı anda her şeyi berbat eder ya, Cam'e karşı yaşadığım tüm hisler bunlardı kitabın başında. Kitabın sonuna doğru bile ona hala bu konuda gıcıktım ama kendisi de hatalı davrandığını fark ettiğinden daha fazla kızamadım.
Jo ise ne bileyim... Bazı özellikleri bana çok benziyordu mesela. Örümceklerden korkması ama onları asla öldürmemesi, kardeşine karşı bu kadar sahiplenici olması, bazı konularda düşünce yapısı... Bende bulunan birkaç özelliği onda görmek kendimi ona daha yakın hissetmeme sebep oldu. Bu sayede ise kitabı daha çok sevdim.
Sevdiğim tek yetişkin kitabı olduğundan bu tarz okuyucularına şiddetle tavsiye ederim, bir dahaki yorumda görüşmek üzere!
İlk defa bugün girdim blogunuza ve bayıldım. Benim için çok çok faydalı olmuş yazılarınız ve artık takipçinizim :) Sizde belki bana ziyarete gelirsiniz ve bende sizin için faydalı olurum :) http://modaveguzelliksokagi.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilBen Dublin'e bayılmıştım *-* Umarım bunu da severim :) Bir de bloguma beklerim :) dusesingunlugu.blogspot.com
YanıtlaSil