14 Temmuz 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu ✖ Evrenin Ötesi - Beth Revis (ACROSS THE UNIVERSE, #1)

Yazarı: Beth Revis
Sayfa Sayısı: 408
Yayın Yılı: 2011
Yayınevi: Olimpos
Liste Fiyatı: 18 TL


Amy’nin genetik uzmanı annesi ve savaş analizi uzmanı babası yeni bir gezegende insanlığın ilk tohumlarını atmak ve yaşam şartlarını uygun hale getirebilmek üzere Finansal Kaynak Borsası tarafından işe alınır. Yeni gezegene varmak 300 yıl süreceği ve Amy sadece on yedi yaşında olduğu için özel bir izin ile o da bu yolculukta ailesine katılır. 

Kendilerinin de aralarında bulunduğu 100 kişilik bilim insanı ve savaş uzmanı dondurularak geminin kargo bölümüne 300 yıl sonra yeni gezegene iniş yapıldığında uyandırılmak üzere yerleştirilir. Ama yüzlerce yıl sürecek olan bu yolculuk için evet demeden önce Amy’nin 50 yıl erken uyandırılacağından haberi yoktu... Üstelik kendi kurallarıyla yaşayan cesur yeni bir dünyaya gözlerini açmayı hiç ummamıştı.




Beth Revis’in müthiş distopya-bilim kurgu serisinin ilk kitabı olan Evrenin Ötesi kesinlikle tek solukta okunacak bir kitap. Bu kitabı okuduktan sonra bilim kurgu okumayı ne kadar çok özlediğimi hatırladım. Konusundan bahsedersek…


Yaşanabilecek başka bir gezegen bulduğunda yüzlerce ışık yılı uzaklıkta bulunan bu gezene gidebilmek için Godspeed isimli bir uzay gemisi yapılıyor. Bu gemi o kadar büyük bir gemi ki içerisinde bilmem kaç dönümlük tarlalar bulundurup yaklaşık üç bin kadar insan barındırabiliyor. Bunca insanın yiyecek ihtiyacının karşılanması için inek, tavşan gibi hayvanlar bile yetiştiriliyor. 300 yıllık bir yolculuğa çıkıldığında ise bu insanların bir uzay gemisi içinde doğması ve ölmesi kaçınılmaz oluyor. Bir insan popülasyonun oluşturulduğu bu gemi artık farklı bir dünya oluyor. Fakat gemide yaşayan insanlar geminin asıl amacından bihaberdir. Geminin içinde tıkılıp kalmalarının tek amacı yeni gezegene ulaşmak değildir.

Kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı katında buz kadar soğuk insanları yeni gezegene ulaştırıp tekrar hayata döndürebilmek için orada bulunuyorlardır.
Yeni bir gezegende nelerle karşılaşacaklarından emin olmadıklarından yolculuğa başlamadan önce silah uzmanları, orduda çalışanlar ve gezegende ihtiyaç duyulacağına inanılan insanlar tabut gibi bir kutuda dondurulup yolculuğa çıkarılmıştır. Aslında kitap da  bir dondurulma olayı sırasında başlıyor. Ailesinin yeni gezegene gidildiğinde ihtiyaç duyulacak insanlardan biri olması üzerine Amy’nin dondurulması ve morg gibi bir yere konulmasıyla yani. Halbuki babası ona gidip hayatını yaşama şansı olduğunu söylemişti, Amy Dünya’da kalıp evlenebilir, çocukları olabilirdi. Fakat annesi ve babası gezegene varıp çözüldüğünde Amy’nin torunlarının torunları bile ölmüş olacaktı. Ailesini bırakmak istemeyen Amy ise dondurulmayı ve bir kutu içerisinde yüzyıllar sürecek bir yolculuğa çıkmayı tercih eder.

Dondurulma olayı çok acılı bir olaydır, yazar bu kısımlar çok güzel bir şekilde anlatmış. Yani bir an “Acaba Amy’nin yerinde olsam buna cesaret edebilir miydim?” diye düşünmüştüm. Kesinlikle cesaret edilebilecek bir şey değildi.

Yolculuğa çıkılmanın üzerinde 250 yıl geçmiştir ve bundan yaklaşık bir asır önce gemide bir salgın olmuştur, yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine Bilge’lik sistemine geçilmiş ve insanların hep beraber üremesini sağlayan Sezon başlatılmıştır. Sezon dediğimiz şey ise hayvanların yılın belli zamanlarında üremesi gibi yirmilerine gelen insanlarında üremesi. Tuhaf bir şekilde gemideki herkes aynı zamanda ürüyor ve buna da Sezon diyorlar anlayacağınız. Bilge ise gemideki her insanın sözünü dinlediği yönetici oluyor ve her yeni nesle ait bir Çırak yetiştiriyor. Bilge öldüğünde yerine Çırak geçip Bilge oluyor.

Gezegene varmaya 49 yıl kala Amy uyandırılıyor ve bunu kimin yaptığı bilinmiyor. Amy uyandığında dünya başına yıkılıyor çünkü annesi ve babasının çözülmesine daha 49 yıl vardır ve geri dondurulması mümkün değildir. Fakat başka bir adamın fişinin de çekilmesi üzerine daha önemli bir şeyle karşı karşıya olduğunu anlıyor. Üstelik bu adam Amy kadar şanslı da değildir, kutudan çıkamadığı için boğulmuştur. Birileri donmuş insanları öldürmek istiyordu ve annesinin ya da babasının fişinin çekilmesi de an meselesidir. Amy ailesini koruması gerektiğini düşünür ve fişleri kimin çektiğini bulmak için kolları sıvar.

Bilge ise Amy’nin kızıl saçları ve beyaz teniyle kendilerinden farklı olduğunu, bir karmaşaya neden olacağını söyleyip onu öldürmeyi düşünür fakat Çırak buna izin vermez. Çırak Amy’nin kızıl saçlarının büyüsüne kapılmıştır ve onu korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu düşünür.

Kitap Çırak ve Amy olmak üzere iki kişinin ağzından anlatılıyor. Bu tip kitaplardan ne kadar hoşlanmasam da ikisinden birinin ağzından anlatılmasaydı anlaşılması zor bir kitap olacaktı. Üç yüzyıl önce doğan ve Dünya’yı gören biri ile Godspeed’de doğup Dünya hakkında bildiği tek şeyin gördüğü resimler olan birinin aynı olaya bakış açısı çok farklıdır.  Yani ilk defa iki kişinin ağzından anlatıldığı için memnunum.

İlk başlarda bir distopya olduğunu anlamasam da kitabın ortalarına geldiğimde distopyanın tüm özelliklerini güçlü bir şekilde karşımda buldum. Bilge’nin baskıcı tavrı, gerekirse istediklerini tehdit ile yaptırtması adamın sakladığı bir şeyler olduğunu düşündürtüyordu. Amy gemiye ayak bastığında ise Çırak’a normal gelen bir çok şeyin yanlış olduğunu biliyor ve onları buna inandırmak için ayak diretip duruyordu. İnatçılığı ve inandığı şeylerden vazgeçmeyip onlara ayak uydurmaması açıkçası çok hoşuma gitti fakat Bilge tarafından yetiştirilen Çırak’ın bu kadar sorgucu olmaması gerekirdi diye düşünüyorum. Bilge’ye daha sadık olmalıydı ki etrafında olup biten olayları fark ettiğinde şok geçirebilsin.

Harley en sevdiğim karakterlerden biri olup çıkmıştı fakat kitabın sonunda onun için çok üzüldüm. Tercihlerinden ötürü değil, yaşadığı hayatın ne kadar yetersiz olduğunu, gördüğü tek yağmurun tavandaki fıskiyeden ibaret olduğu ve yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu öğrenemediği için.


Kitap genel itibariyle sırlardan örülmüş bir ağ olsa da şaşırmadığım pek çok nokta vardı. Aslında Amy’nin fişini çeken kişinin kim olduğunu öğrendiğimde gerçekten şaşırmıştım. Yazarın kalemi o kadar güçlü olmasa da kurgudaki mükemmel taşları bu eseri sevmeme neden oldu. Kurgu, gerçekten çok iyi. Daha ilk bölümlerde okuduğum çoğu kitaptan farklı olduğunu gördüm ve çok beğendim. Eğer iyi bir bilim kurgu kitabı arıyorsanız bence Evrenin Ötesi mükemmel bir kitap.  

                                                                   PUANIM
                             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder