25 Temmuz 2014 Cuma

Kitap Yorumu ✖ Kocan Kadar Konuş - Şebnem Burcuoğlu [DEX ŞÖLENİ]


Yazarı: Şebnem Burcuoğlu
Sayfa Sayısı: 
220
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: DEX
Liste Fiyatı: 19 TL

"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede
daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…




Kocan varsa varsın, yoksa geçmiş olsun.

Dexplus ilk defa bir Türk kitabı çıkardı, okumazsak olmazdı tabi.
Türk kitabı okumayalı gerçekten uzun bir zaman olmuştu, bu konuda ön yargılarım olduğu için genelde uzak dururdum fakat tüm ön yargılarımı kenara atıp Kocan Kadar Konuş’u okumaya karar verdim.

Evlenme çağını geçeli çok olmuş ve hala bir koca adayı bulamadıysanız, geçmiş olsun.


Otuz yaşına gelen Efsun’un bu işlerde bezi olmayınca ailesi, onun bir koca bulup evlenmesi için ısrar eder. Efsun ise bir kadının evlenmekten önce başka öncelikleri olması gerektiğini düşünür, Efsun için mesele evlilik değil, aşktır. Sabahaddin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı onun baş ucu kitabıdır ve aşka olan inancını kaybetmemesinin en büyük nedenidir fakat şu zamana kadar sahip olduğu üç sevgilisi de onun evlilikten daha önemli şeyler olduğuna olan inancını tebrik etmiş ve üçü de onu aldatıp kendisini aldattığı kadınlarla da evlenmiştir. Yirmi üç yaşında ve Sidikli lakaplı kuzeni Merve bile evlilik hazırlıkları yapıyordur. Hal böyle olunca Efsun, bu zamana kadar hata yaptığını düşünüp ailesine kendisine müdahile etme, yani koca bulmasında yardım etme izni verir. 

En büyük pişmanlığım, yanlış insanlara iyi davranmamdır. 

Efsun’un kaçırdığı bir sürü şey vardır fakat ilk işi kuzenleriyle birlikte kuaföre gidip yenilenmek olmuştur, gerisi çorap söküğü gibi geliyor dememi bekliyorsanız yanılmışsınız. Asıl zoru hayata tekrar dönmek ve evlenecek bir adam bulmak ve bunun için kardeşlerinin erkeği elde tutma taktiklerini izlemek. 

İşte bunlardan birkaçı:


1-Telefonlarına asla hemen cevap verme

2-Futboldan anlıyormuş gibi yap

3-Masada asla kendin sipariş verme, adam seni muhtaç bir kedi yavrusu sansın

4-Seni almaya geldiğinde asla hemen aşağı inme, merdivenlerde 10 dakika bekle.

5-Sakın ilk akşamdan öpüşme

6-Hoşuna gitmeyen bir şey yaptığında asla onu anlamaya çalışma, trip at.

7-Bunlardan sonra adam köpek olup gelmezse gel bizi bul, yırtarız kitabı.



Beyin bir hobi değil, bir organdır. 

Kuzenlerinin zoruyla bir gece kulübüne gider, alkolü biraz fazla kaçırır. Şebnem Burcuoğlu’nun deyimiyle ağzıyla içmemiştir Efsun. Bir de bakmış ki Serdar Ortaç’ın locasında oturuyor. Utançla yerin dibine girmek isterken kalabalıkta yıllardır görmediği lise arkadaşı Sinan’ı görüyor ve Sinan Efsun’un yanına yaklaşıyor. Romantik bir karşılaşma olması gerekirken Efsun çocuğun ayakkabılarına kusarak her şeyi mahvediyor. 

Ben olsam benimle evlenmezdim. 

Ailesi Sinan’ı potansiyel bir koca olarak görerek Efsun’a onu elde edebilmesi için taktikler veriyor ki hepsi de acıklı halimize kahkahalarla gülmemize neden oluyor. Kitabın başından sonuna, neredeyse her sayfada gülecek bir şey buluyorsunuz. Gerek espriler olsun, gerekse Efsun’un koca bulma işine yaklaşımı olsun, gülme krizlerine girmenize neden oluyor. Efsun’a şunu yap diyorlar, zavallım sorgulamadan yapıyor ve batırdığı işten sıyrılabilmek için cebelleşip duruyor. Bu zamana kadar doğru davranmış olsaydı koca bulabilirdi diye düşünerek kardeşlerine, annesine ve ailenin diğer üyelerine ayak uyduruyor. 

Dolaptaki kıyma dört günde bozulurken duygular nasıl taze kalıyor?

Aslında bu gerçekten açıklı bir hikaye. Türk kızının evlenmekten başka derdi olmadığını, bu uğurda yaptığı mücadeleleri anlatan acıklı bir hikaye fakat yazar öyle bir yazmış ki hem üzülüyor hem de olaya kahkahalarla gülüyorsunuz. Efsun’un başına gelen her olayda ben bunu yaşadım, Efsun düştü üzüldüm, Efsun aptalca bir şey yaptı güldüm. Acıklı bir olayı böyle samimi bir dilde yazarak bizi güldüren Şebnem Burcuoğlu’da bu kitabı çevresinden esinlenerek yazmış zaten. 

Söz konusu aşk olunca çıplak elimizle sıcak tencereye değmekten korkar gibi karşımızdakine değmekten korkuyor muyuz? Kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp demek kolay da şöyle içten bir ‘Seni seviyorum’ mu zor?

Beçlim Bilgin’in Kocan Kadar Konuş’un film olması için harekete geçtiğiyle alakalı bir yazı okumuştum, doğruluğunu araştırmadım ama buradan buyurun bakın. tıktık

Şebnem Burcuoğlu’nun ilk kitabı, Kocan Kadar Konuş, samimi bir dilde yazılmış yüzde yüz Türk kızı eseri. Kitapta geçen her espride, her pasajda bir Türk dokunuşu görmek mümkün. Yazar kitabı zekice yazmış ve her cümleyi ustaca işlemiş, ince esprileriyle kitabı mükemmel kılmış. Yaşantımızdan koptuysanız, gülmek istiyorsanız ve hala koca bulamadıysanız bu harika bir kitap, Kocan Kadar Konuş’u okuyarak hiçbir şey kaybetmeyeceğinize, hatta büyük kazançlar sağlayacağınıza sizi temin edebilirim. 

“Mehmet, bir şey söylemem lazım sana.” 
“Söyle.” 
“Ben başka birine aşığım.” 
“Ben de gay’im.”

                                              PUANIM 
                             


2 yorum:

  1. Türk yazarları okuyamıyorum ama Şebnem Burcuoğlu'na gerçekten şans mı versem ne yapsam? Herkes sevdi bu kitabı. :) Seni mimledim bu arada. ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap zaten romantizmden çok komedi kategorisine giriyor, gülmek istiyorsan gerçekten fena bir kitap değil. Bence bir şans ver, zaten 200 sayfalık kısa bir şey :) Bu arada teşekkürler, hemen bakıyorum :D

      Sil