9 Mayıs 2015 Cumartesi

KCY Blog Tur ✖ Okuma Etkinliği | Ölümcül Merhamet - Robin Lafevers (His Fair Assassin, #1)



Kitap Adı: Ölümcül Merhamet
Orijinal Adı: Grave Mercy
Yazarı: Robin Lafevers
Seri: His Fair Assassin, #1
Çevirmeni: Taylan Taftaf
Yayınevi: Dex Kitap
Sayfa Sayısı: 492
Yayın Yılı: 2013
Türü: Fantastik, Romantik
Goodreads Puanı: 3.94 (51,153 Oylama)
Puanım: 5/4

On yedi yaşındaki Ismae, babasının onun için yaptığı anlaşmalı evlilik dehşetinden, gizemli bir keşiş tarafından kaçırılır.
Götürüldüğü manastır, Ölüm Tanrısı Aziz Mortain için eğitilen,kendisininki gibi garip yara izleri taşıyan kızlarla doludur.
Burada, Ölüm Tanrısının onu tehlikeli hediyelerve korkunç bir kaderle kutsadığını öğrenecektir.
Manastırda kalmayı seçerse rahibeler tarafından bir suikastçı olarak yetiştirilecek ve Ölüm Tanrısının intikamını alacaktır. 

Ismae çok önemli bir görev için Breton sarayına gönderilir; hem entrika ve ihanetin ölümcül oyunlarına hem de yapması imkânsız seçimlere karsı savunmasızdır:
Ismae, Tanrısına mı yoksa kalbine mi hizmet edecek? 
***

Ölümün Hizmetkârları üçlemesininilk kitabı olan Ölümcül Merhamet tehlikeli bir aşk, zehirle gelen ölümler ve kendi yolunu bulmak üzerine...
***

"Entrika ve gaddarlık, tutku ve acı...daha fazlası için sabırsızlanacaksınız." New York Times
"Bir solukta okuyacaksınız Şüphe, şehvet ve merhamet." Kirkus


  Herkese merhaba! Muhteşem bir cumartesi gününde, bir o kadar muhteşem bir kitap ile karşınızdayım. Cadılar olarak Robin LaFevers'ın Ölüm Hizmetkarları üçlemesinin ilk iki kitabının okuma etkinliğini yapıyoruz. Takipte kalmanızı şiddetle öneririm çünkü okuma etkinliğimizle beraber bitecek olan bir çekilişimiz var! Bir kişiye Ölümcül Merhamet ve Karanlık Zafer'i hediye ediyoruz. Çekilişe katılmak için tıklayın.

  Uzun zamandır bu tarzda kitaplar okumadığımdan Ölümcül Merhamet'i okurken oldukça keyif aldım. 16. yüzyılın Britanya'sında geçen Ölümcül Merhamet içinde savaş, entrika ve güçlü karakterler barındıran fantastik bir kitap. Kitaptaki karakterlerin dini inançları ön planda ve açıkçası bu biraz benim kafamı karıştırdı. Britanya'da insanlar dokuz azize inanıyor fakat bazı yerlerde azizlerine tanrı diyen insanlarla da karşılaşıyoruz. Çok tanrılı bir inanç mı, mezhep gibi bir şey mi pek çözemedim ama ince elenip sık dokunan bir mesele bu. 

  Aziz Mortain, Ölüm'ün koruyucu azizi kitapta en fazla bahsedilen aziz ki zaten olaylar bunun etrafında gelişiyor. Aziz Mortain'e hizmet etme amacıyla kurulmuş manastır, Mortain tarafından sahiplenilen kadınlarla dolu bir manastır ama manastır kelimesi sizi aldatmasın. Bu manastırda bulunanlara bıçaklar ve hançerleri nasıl kullanacağı, kocaman cüsseli adamların nasıl boğularak öldürüleceği, nasıl zehirler yapılacağı, kısacası birini öldürmek için başvurulacak her yol öğretiliyor. 

  Ismae ise Mortain tarafından sahiplenen, babası tarafından çekmediği kalmamış on yedi yaşındaki bir kız. Acılarla dolu bir hayatı var. Babası tarafından zorla evlendirildiği sırada Aziz Mortain rahibeleri tarafından kurtarılıp manastıra getiriliyor. Bu Ismae'nın hayatında bir nevi milat oluyor ve hayatının geri kalanını Mortain'e hizmet etmek için kısa bir sürede hazır oluyor. 

  Manastırdan aldığı emirlere göre insanları öldürdüğü gibi de ölecek insanların üzerinde iz de görebiliyor Ismae. Bu sadece onun sahip olduğu bir özellik de değil, manastırda Mortain'e hizmet eden herkesin sahip olduğu bir özellik. Mortain ise Britanya'yı koruyor, ona ihanet edenleri ölüm ile cezalandırıyor. 

  Mortain'e hizmet edebilmek amacı taşırken Duval ile yolları kesişiyor. Kayıtsız şartsız olarak bağlandığı Mortain'e karşı olan sorumluluklarının önüne geçecek başka şeyleri engellemek için kendi içinde yaşadığı çelişkiler ilk başlarda neredeyse fark edilmeyecek derecedeyken kitabın başındaki Ismae ile sonundaki Ismae arasında dağlar kadar fark olduğunu görüyoruz. Başka bir tabirle Ismae büyüyor, özgür düşünceye sahip oluyor.

  Okuduğum en iyi kitaplardan biri olduğunu söyleyebileceğim Ölümcül Merhamet her yönüyle dört dörtlüktü. Özellikle 16. yüzyılı anlatırken ince eleyip sık dokuyan Lafevers, dönemine göre yazmayı başarmış usta bir yazar. Betimlemeleri, kullandığı kelimelerin hepsi sizi gerçek hayattan koparıp 16. yüzyılın Britanya'sına fırlatıveriyor. Yaptığı işin ne kadar zor olduğunu bildiğim için onu içten içte takdir etmekten kendimi alamıyorum. O dili yakalaması müthiş bir şey. Hayalgücünün mükemmel olmasının yanına bir de bu eklenince ortaya muhteşem bir kitap çıkıyor. Vıcık vıcık aşklardan da hoşlanmadığım için bu yazara bir artı daha veriyorum, aşk konusunda o ince çizgiyi öyle güzel yakalamış ki bir kez daha ona hayran kalmamı sağladı. 

  Kitabın kapağı! Evet, bunun benim için ne kadar önemli olduğunu tekrar etmek istiyorum. Bu kitabı sadece kapağı bu kadar güzel olduğu için bile okuyabilirdim. Öyle güzel bir kitap, öyle güzel bir kapak... 

  Bir daha ki yorumumda görüşmek üzere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder