11 Eylül 2014 Perşembe

4. KCY Blog Turu ✖ Vefa Enver - Bana Prenses Deme! | Çekiliş + Tanıtım Videosu + Yorum

Kitabın adı: Bana Prenses Deme!
Yazar: Vefa Enver
Sayfa sayısı: 480
Türü: Romantik
Yayın evi: Ephesus Yayınları

Merhabalar… Bugün dördüncü blog turumuzun ilk günü ve ben şimdi bunu yazarken çok heyecanlandım. Vefa Enver’in muhteşem romanlarından biri, Bana Prenses Deme! ile karşınızdayız. Haydi bakalım, kollarımı sıvıyorum.

Nil… On dokuzuna gelmiş, daha açmamış bir çiçek kadar genç ve güzel. Adını Nil yeşili gözlerinden alıyor, tabi bu gözler de şu zamana kadar tek bir erkekten başkasını görmemiş. Güne başladığında aklına ilk gelen o oluyor, sürekli ondan bahsetmek istiyor, onunla ilgili hayaller kuruyor. Bu adam aklından bir an olsun çıkmıyor ve bunu on üç yaşından beri yapıyor. İşin en kötü yanı ise o, evlenmek üzere.

Murat… Nil’in aklından bir an olsun çıkmayan adam. Onun babasının şirketinde yıllardır çalışıyor ve bu yıllar boyunca Nil’in büyüyüp güzelleşmesini, genç bir kadın olup çıkmasını izlemekten hoşnut. Gamze ile bir buçuk yıldır nişanlı, mükemmel bir ilişkisi var. Ama bu adamın da kendine göre sırları var.

Yiğit… O… Onu anlatmaya kelimeler yetmez. Nil’in babasının yeni ortağı ve Nil ondan hoşlanmıyor. Aslında o hoşlanılmayacak biri değil; yakışıklı, güçlü ve kendinden emin. Zeki, zengin ve ne istediğini biliyor. O çok… Tamam, o muhteşem biri. Uzun soluklu ilişkilerden kaçan, farklı tatlar denemekten çekinmeyen, geçmişinden kaçan bir adam. Böyle bir adam Nil’i gözüne kestirirse ne olur dersiniz?

Her ne kadar ondan hoşlanmasa da, ona sürekli “Bana prenses deme!” diye çıkışsa da Nil’in bu adamı görmezden gelmesi imkansız oluyor. Yiğit’in yaptığı kurları görmezden gelebilmesi için kör olması gerekir zaten. Peki ama… Murat’a olan aşkı ne olacak? Yıllardır boşuna mı onu beklemişti? Ya Yiğit? Bu adam onu sinir edip duran, edep denen şeyden nasibini almamış, kendini beğenmişin tekiydi. Üstelik babası yaşındaydı! Tamam, babası yaşında değildi ve hiç de yaşlı göstermiyordu ama… Aması vardı.

Bu kitapta yeri geldiğinde gülecek, yeri geldiğinde Nil’le beraber Yiğit’e uyuz olacak ama sonra bundan vazgeçip Yiğit’i sevecek, Nil’in Murat’ı elde etme çabalarını okurken gülümseyecek ve onun azmine imreneceksiniz. Yiğit adını duyduğunuz anda kitaba pür dikkat kesilecek, hiçbir şeyi kaçırmak istemeyeceksiniz. Açıkçası işin içinde Yiğit olunca bu kitabı elden bırakmak mümkün değil. Bana ve diğer cadılara sorarsanız size bu kitabı kaçırmamanız gerektiğini söyleyebiliriz. Peki bu kitabı kazanma hakkına sahip olmak isterseniz biri Facebook sayfamızda biri de bu postun biraz aşağısında, Rafflecopter’ta yapılan iki çekilişimize katılabilirsiniz. Bol şans diliyorum.
Görüşmek üzere…

Kendi ellerimle yaptığım tanıtım videosunu izletmeden bırakmam!



Buradan çekilişe katılabilirsiniz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder