25 Kasım 2014 Salı

11. KCY Blog Turu ✖ Beni Yarına Bırakma | Alıntılar |




11. Turumuzda çok değerli Yamak'dan blogunun sahibi olan Burçin Çelik'in süper ötesi kitabını konuk ediyoruz. Bu sıralar o kadar çok yoğunum ki.. Dersane , okul , sınavlar falan filan. Ama Beni Yarına Bırakma'yı çok keyifle okudum ve bana bu tempoda çok iyi gelen bir kitap oldu. Selma'nın hikayesini çoğu kişinin okuması gerektiğini düşünüyorum. Konu bakımından hassas bir konu ve Selma'nın düşünceleri davranışları yalnızlığı beni çok etkiledi. Sürekli mıç mıç aşk hikayelerinden sonra bence Beni Yarına Bırakma muhteşem bir kitap... Kitabımızı merak edenler için güzel alıntılarla yorumumu bitiriyorum.. Çekilişe katılmak için Tık Tık.



“Sen benim için çok kıymetlisin; herkesten, her şeyden daha çok…”
“Öyle olduğuna inanmak istiyorum Selim, inan çok is­tiyorum.” 



"Bir ömür gırtlağına düğümlediği yumruya hapsetmişti sözcüklerini genç kız. Bir ömür yutkunup her an anımsayacaktı.
                                                    

“Sizin burada yemek yiyebileceğiniz kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi doğrusu,”
“Neden?”
“Yani ne bileyim, fazlasıyla salon adamı gibi duruyor­sunuz,”
“Salon adamı, ha! Bi­raz patavatsızsın kabul et!”



"Selma, ben artık savaşmak istemiyorum! Seni kaybetmek istemiyorum, acabaların kuşkucu karanlığına hapsolup seni kaybedeceğim günü beklemek istemiyorum. ”

"Sadece kendini düşünmek… Hayatı boyunca yalnız­ca bir kere yapmıştı bunu, onun da sonucu ağır olmuştu Selma için. "





“Acıtarak seviyoruz Selim; başka türlüsü elimizden gelmediğinden mi yoksa alışkanlık haline getirdiğimizden mi bilmiyorum. Tek bildiğim canımız yandıkça daha çok acıttığımız…”





“Hamile olan benim; ama senin hormonların benimkin­den hassas, hemen küsüyorsun.”
“Hormonla­rım hassas evet güzelim; ama bahsettiğin anlamda değil,” 




“Kızım git makyaj falan yap, şu haline bir bak!”
“Yok abi ya, geçer birazdan.”
“Ohoo, sen bu adamın her dediğine bu kadar ağlarsan işimiz var seninle. Onun her zamanki hali, huysuz işte. Sen hep iyi tarafına denk gelmiştin tabii.”
Selma cevap vermeden oturmaya devam edince Metin masasındaki kalemlerden birini kıza fırlattı.
“Git hadi makyaj yap da biraz kıza benze. Böyle manza­ramı bozuyorsun.” 




"Son bir kez dönüp ardından odaya baktı. Geçmiş dediği şey bu kadar mıydı yani? Bir küçük bavula sığıyor muydu insanoğlunun ömür dediği?




“Nereye gidersen git, başını kaldırıp baktığın gök hep aynı… Omuzlarının üstünde taşıdığın kafayı değiştireme­diğin, kalbini söküp atamadığın müddetçe kaçtığın acı da seninle beraber dolaşıp duruyor.” 




"Nasıl anlatılırdı annesiyle olamamıslıklarını.. Zamansız açan bahar dallarının çiçeklerini dökmesi değildi aralarındaki o adı konulmamışlık. Kesilip atılmışlık çiçeklenmeye fırsat tanınmamışlıktı. Tarifi imkansızlıktı"



"O kadar uzun süre susmuştu ki, ne söylese eksik bir şeyler kalacaktı muhakkak. Hangisini dillendirse berikinin vebali kalacaktı omuzlarında."




"Selim ki Selma için hem çare hem de çaresizlikti. Selim en çok da Selma'nın kendine ihanetiydi..."




"Selim'in sadece bebek için burada olduğunu düşünüyorsan sen gerçekten de kör olmalısın."
Selma'nın tepki vermemesini fırsat bilip sürdürdü konuşmayı Aylin.
"Dünya'da tek damızlık sen mi kaldın Selma?" diye sordu öfkeyle karışık.




"Ne hale gelmişti hayatı böyle, neye dönüşmüştü? O yaşına dek tırnaklarıyla kazıya kazıya edindiği tüm değerleri, yaptığı tek bir seçimle sarsılmıştı. Şimdi yaşadıkları o sarsıntının etkileriydi, farkındaydı. Dönüştüğü bu zavallı kadın o denli yabancıydı ki ona."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder